İnsanların sağlığı ve geçim kaynakları ile şirketlerin ve sanayilerin geleceği üzerinde sert sonuçları olan COVID-19, CEO'ların liderlik yeteneklerini ve kişisel esnekliklerini en geniş çerçevede sınadı. Dünyanın en büyük şirketlerinin üst düzey yöneticileri, hem toplumsal hem de ekonomik açıdan artan bir amaç ve etki sahibi olma yaklaşımıyla liderlik etmek için bu benzersiz tarihi anı kullanıyor. Yeteneğe ve kurumsal sorumluluğa öncelik verip, şirketlerini yeni gerçekliğe adapte ederek empati odaklı bir liderlik anlayışı sergiliyorlar.

Yenilenen amaç algısı

Pandemi ile birlikte, CEO'ların çoğunun, şirketlerinin temel hedefini tamamen kâr odaklı olmaktan çıkararak topluma yönelik sorumluluklarını da dikkate alan bir amaç algısı ile şekillendirdiklerini gördük. Küresel CEO'ların sadece yüzde 23’ü ve Türkiye’deki CEO’ların yüzde 30’u şirketlerinin genel hedefini "hissedar değeri için yönetim" şeklinde belirtirken, küresel tarafta CEO’ların yüzde 54'ü ve Türkiye’de yüzde 61’i, birden fazla paydaşa odaklanan daha geniş kapsamda amaca yönelik bir yaklaşımı benimsedi. Küresel tarafta her beş CEO'dan biri (yüzde 22) ana hedeflerinin toplumu iyileştirmek olduğunu söylüyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 9 seviyelerinde kaldı.

Tablo1: Pandeminin başlangıcından bu yana CEO’ların amaç algısındaki değişim

Tablo1: Pandeminin başlangıcından bu yana CEO’ların amaç algısındaki değişim

Araştırmamızın sonuçları gösteriyor ki; amaç, pandeminin başlangıcı ile birlikte CEO'lar için temel yapı taşı oldu. Türkiye’deki CEO’ların Yüzde 92’si kriz başlangıcından bu yana kurumsal amaçlarına karşı daha güçlü bir duygusal bağ hissettiklerini söyledi. Bununla birlikte, pandeminin büyük yıkıcı etkisi, birçok CEO'nun mevcut amaçlarının gerçekten paydaşların ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını sorgulamasına neden oldu. Türkiye’de katılımcıların yüzde 60'ı COVID-19 sonrasında amaçlarını yeniden değerlendirmek zorunda kaldıklarını belirtti.

Empatiden aksiyona

Salgında amaca yönelik giderek artan kişisel ve duygusal bağ, CEO'ların çalışanları ve toplulukları ile benzer sağlık ve ailevi zorluklarla karşılaştığı gerçeğini gözler önüne seriyor. Nitekim, Türkiye'deki üst düzey yöneticilerin üçte birinden fazlasının (yüzde 40) sağlığı veya ailelerinden birinin sağlığı COVID-19'dan etkilendi.

CEO'lar, yalnızca en iyi bilgiye dayalı kararları değil, aynı zamanda belirsizlik anında alınması gereken kararları da en doğru şekilde alabilmek için salgından ve kendi kişisel deneyimlerinden dersler çıkarmaktakararlı. Grafik 2'de de gösterildiği üzere Türkiye’de krizin sağlık etkilerinden kişisel olarak etkilenenlerin yalnızca yüzde 11'i salgına yönelik yaklaşımlarında hiçbir değişiklik yapmadı. Türkiye’de, CEO'ların yüzde 63'ü stratejik tepkilerini tamamen veya bir dereceye kadar değiştirdi. Bir diğer yüzde 25'lik dilim, stratejilerini değiştirmemekle birlikte, salgının insani yönüne daha fazla odaklandıklarını belirtti.

Canan Özsoy kotasyonu

  

Tablo 2: CEO'ların veya ailelerinin sağlıklarının etkilenmesi sonucunda salgına yönelik stratejileri nasıl değişti

Tablo 2: CEO'ların veya ailelerinin sağlıklarının etkilenmesi sonucunda salgına yönelik stratejileri nasıl değişti
Erkan Kafadar kotasyon

Eşitliği savunma

Yılın başında, CEO'ların toplumun başlıca sorunlarının üstesinden gelmek için kişisel olarak öncülük etmeye daha da hazır olduklarını gördük. Küresel CEO'ların yaklaşık üçte ikisi (yüzde 65) ve Türkiye’deki CEO’ların yüzde 58’i içinde bulundukları toplumların, şirketlerin toplumsal sorunlardaki boşluğu doldurmasını beklediğini söyledi. Aynı zamanda, küresel CEO'ların yüzde 76'sı ve Türkiye’deki yüzde 65’i "toplumsal konularda değişim lideri" olma yönünde kişisel sorumluluklarının olduğunu söyledi.

Küresel CEO'ların yüzde 81'i ve Türkiye’deki CEO’ların yüzde 83’ü organizasyonlarının halihazırda ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı yeni önlemler aldığını ve bu önlemleri kamuoyuna açıklamayı planladığını söylüyor.

Farklı yeteneklerden yararlanabilmek, salgının kendine özgü zorluklarını yönetebilmek için kritik öneme sahip. Topluma karşı sorumluluklarını yerine getirebilmek ve çeşitlilikten faydalanabilmek adına CEO'lar ayrımcılık karşıtı yaklaşımlarını güçlendirmek istiyor. George Floyd'un 25 Mayıs'ta öldürülmesinin

ardından başlayan geniş çaplı protestolardan sonra, Küresel CEO'ların yüzde 81'i ve Türkiye’deki CEO’ların yüzde 83’ü, ya 2020'de siyahilere yönelik ırkçılığa karşı yeni önlemlerini kamuoyuna açıkladı ya da yakın vadede açıklamayı planlıyor.

Ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele önlemlerini hayata geçiren CEO'lar için ilk üç öncelik alanı:

  1. Performans yönetimi
  2. Müttefiklik eğitimi gibi destekleyici müdahaleler
  3. Bilinçsiz önyargıları yönetebilmek veya ortadan kaldırabilmek içim kişisel eğitimler

Irkçılık karşıtı önlemleri performans hedefleriyle ilişkilendirmek, spesifik ve ölçülebilir çeşitlilik hedefleri belirlemek için kullanılabilir ve iş yerinde eşitliğin sağlanmasının tüm liderlerin ve yöneticilerin sorumluluğu olmasını sağlayabilir.

KPMG 2020 Küresel CEO Araştırması: COVID-19 Özel Sayısı'nı keşfedin