KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan, küresel pandemi sonrası iş dünyasındaki değişimi anlattı. Şirketlerin varlığının ve liderlik anlayışının değiştiğini söyleyen Alsan diyor ki; “Şirketler için artık öncelik para kazanmak değil, varlık amaçları... Çalışanlar, ülke, dünya, sürdürülebilirlik liderlerin gündemindeki ilk maddeler. Yaşayacağımız ve bizden sonraki nesillere bırakacağımız dünyayı hep birlikte kurmak için önümüzde fırsat var”. Murat Alsan, KPMG Gündem’in sorularını yanıtladı

2020 nasıl geçti ve 2021 nasıl başladı diye soralım önce...

2020 kimse için kolay bir yıl değildi. Belirsizlik ve bilinmeyenle mücadeleyle geçti. Geçen yıl hepimizin hayatındaki tek kesinlik, pandeminin neden olduğu belirsizlikti. Biz de KPMG’de iş dünyası ne yaşadıysa hepsini yaşadık. Şansımız teknolojiye yaptığımız erken yatırım oldu. Bir anlamda fırtınaya hazırlıklı yakalandık. Zorluklarla mücadele ederken müşterilerimize de yol gösterdik, ciddi destek sağladık. 

2021 pandemi gündeminde aşı umuduyla başladı ve aslında yeni yılla birlikte karanlık dönemin şirketler için beklenmedik ve büyük kısmı geride kaldı. Dünya ve Türkiye adım adım 2020’nin şokundan çıkıyor. Ancak işletmelerin ticari faaliyetlerinin başlaması ve yavaş yavaş düzelmesi, ‘eski normal’e dönüş anlamına gelmeyecek. Hiçbir şey alıştığımız, bildiğimiz gibi değil. Yepyeni bir dünyadayız. Artık işletmelerin gündemi kârdan, zarardan, cirodan, maliyetten, finansallardan çok daha büyük başlıklara odaklı. Yeşil büyüme stratejileri, sürdürülebilir kalkınma çalışmaları, yeni gerçeklikte müşteri deneyiminin anlaşılması, buna uygun dijital dönüşüm, yeni İK stratejileri, yeteneklerin elde tutulması gibi gündem maddelerimiz var. Çalışanlarla yeni gerçekliği şekillendirme fırsatına sahibiz. 

Bu noktada Küresel CEO Araştırması Covid-19 Özel Sayısı’nın sonuçlarından bahsederek KPMG Türkiye’nin gündemiyle ne kadar örtüştüğüne dikkat çekmek isterim. Ocak sonu açıkladığımız bu araştırma iş dünyasına çok şey söylüyor. Birincisi ‘amaç’ artık her iş liderinin ajandasında. CEO’lar belirsizliği yönetmeyeçalışırken toplumların da Covid-19 salgınıyla birlikte iş liderlerinden beklentilerinin farklılaşmaya başladığını gördük. Toplumsal konularda değişim için şirket yöneticilerinin inisiyatif almaya başladığına tanık olduk. Aslında her şey bu boyutta bir küresel sağlık krizinin ortasında ‘insanların şirketlere neden ihtiyacı var?’ sorusuna yanıt aranmasıyla başladı. Toplumsal sorunları merkeze almak, fayda üretmek, insanlara ilham vermek, fikirleri eyleme dönüştürmek, hayatımızdaki ‘yeni normaller’ için yön göstermek liderlerin ajandasında ilk sıralara yükseldi. Dünyanın her yerinde iş liderleri değişim ve değişimin getireceği yenilikler konusunda harekete geçmeye başladı. Şirketin amacını anlatmak, bu amaç için çalışmak, bu amaç için anlam üretmek CEO’nun görevi ve sorumluluğu oldu. Artık şirketlerin sadece şirket ortaklarına değil; bulundukları ülkelerin toplumlarına, paydaşlarına, çalışanlarına ve bütününde dünyaya hizmet etmeleri gerekiyor. Covid-19 işte bu değişimin katalizörü oldu. İş dünyasından umut veren yeni bir paradigmanın doğuşunu gördük. 

Sürdürülebilirlik farkındalığının yükselmesi buna mı bağlı?

Evet, araştırmamız da bunu söylüyor. Böyle bir sağlık krizinin ardından iklim, pandemideki kazanımlar ve şirketlerin bundan sonra ne yapacağı ana gündem maddesi haline geldi. Sürdürülebilirlik ile ilgili farkındalık yükseldi. KPMG Türkiye’nin buradaki duruşuna bir başlık açmak isterim, geçen yıl kendi sürdürülebilirlik raporumuzu açıkladık ve şirketimizi karbon nötr yaptık. Covid-19, toparlanmadan sonra daha iyi bir gelecek inşa etmemizin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Temiz bir teknolojik geleceğe, adil ve kapsayıcı bir modele geçişi hızlandırmak için sorumluluğumuz var. Bu konuda üzerimize düşeni yaptık, çok büyük bir adım attık. İlham veren bir amacımız ve yetkinliğimiz var. İş dünyasına bilgi ve tecrübemizi aktarmaya hazırız. 

CEO araştırmamızdan çıkan bir başka önemli başlık, dijitalleşme... Biz pandemiye avantajlı girdik. Nasıl avantajlı girdik? 2019’daki Şaban Erdikler ve ekibinin KPMG Türkiye ailesine katıldığı vergi yatırımımız gibi 2020’de de çok önemli bir danışmanlık yatırımı yaptık. Sektörün en iyilerinden oluşan Müşfik Cantekinler liderliğinde bir ekip KPMG Türkiye’ye katıldı. Bu ekibin büyük bir kısmı teknoloji konusunda uzmanlaşmış arkadaşlarımız. Şu anda teknoloji danışmanlığı yapan çok yüksek nitelikte yaklaşık 150 kişilik bir ekibimiz var. KPMG Global’in 5 milyar dolarlık teknoloji yatırımı kararı çerçevesinde teknik imkanlarımızı geliştirdik. Her şirketin hızla dijitalleştiği aylarda KPMG Türkiye olarak teknolojide hiç sıkıntı yaşamadığımız gibi müşterilerimize de çok ciddi destek sağladık. Bu birinci boyutu. İkinci boyutunda iş birliklerimiz var.

İki yıl önceki CEO araştırmamız şirketlerin büyümesinin teknoloji iş birlikleriyle olacağını söylüyordu. Bu öngörü bizim için gerçekleşti, 2020 ve 2021’de iki önemli iş birliğiyle yolu açtık. İlki yapay zeka ve analitik konusunda uzman SAS ile iş birliğimiz, ikincisi çok yeni olan siber güvenlik alanında uzman PRODAFT ile iş birliğimiz. İki konuda da çok heyecanlı olduğumuzu, yaşadığımız dönemin ihtiyaç ve beklentilerine uygun, hızlı, güvenilir, verimli, yüksek performanslı çözümler ürettiğimizi söylemek isterim. 

KPMG Türkiye ailesi için 2020’de gelen çok önemli bir başarıyı da buraya not düşmem gerek. Tüm iş dünyasının belirsizlik ve bilinmeyenle mücadele ettiği 2020’nin son günlerinde çok anlamlı bir ödül geldi. Bağımsız ve saygın bir kuruluş olan Mergermarket tarafından birleşme ve satın alma işlemlerinde yılın danışmanı seçildik. Böylesi bir yılda zorlu işlerin içinden çıkmak ve üzerine de ödül almak gerçekten çok önemli ve değerli. Tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Küresel ekonomi için 2021 beklentileriniz neler?

2020’de dünya kapandı. Ticaret savaşını, jeopolitik riskleri konuşurken hiç öngörülmeyen bir risk gerçek oldu. Kilitlenmeler yüzünden dünya ekonomisi küçüldü. Şimdi buradan çıkış sürecindeyiz. Yine her şeyi Covid-19 ile birlikte düşünmemiz gerekiyor. Aşı negatif gerçekleşmeden çıkış için önemli bir ivme fakat mutasyon ve varyantı takip etmeliyiz. Ticaret başta olmak üzere dünyanın yeniden hareketliliğini aşı politikaları ve buna bağlı getirilecek yeni kurallar belirleyecek. 

Küresel büyüme beklentileri olumlu yönde revize edilmeye başlandı. Yılın ilk yarısında yüzde 6’lar seviyesinde beklenen küresel daralmanın yüzde 4’ler seviyesinde beklendiğini görüyoruz. Hasarın tamiri ise iyi ihtimalle 2021 sonunda gerçekleşecek. Küresel daralmanın merkezi, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği olacak. Burası 2021’de dikkatli hareket etmemiz ve yönetmemiz gereken bir alan olarak öne çıkıyor. 

Gelişen ülkelere baktığımızda, salgından beklendiği gibi daha hızlı bir toparlanma süreci ile çıkmalarını öngörüyoruz. Başını Çin’in çektiği gruptaki ülkeler gerek yüksek üretim faktörleri potansiyelleri gerekse de adaptasyon kabiliyetleri ile avantaj sağlayacaklar. Bu gruptaki ülkelerden 2020 yılını büyümeyle kapatması beklenenler Çin ve Türkiye. Çin, salgın sürecini erken yaşadığı için pozitif büyüme yakaladı. Türkiye ise bunu, bugün içinden geçtiğimiz parasal sıkılaştırma sürecini tetikleyen kredi büyümesi stratejisi ile yakaladı. Sonuçta Türkiye’nin de içinde değerlendirildiği bu grup için 2021 görünümü pozitif. 

Peki Türkiye’yi ne bekliyor?

Türkiye 2020’yi pozitif büyüme ile kapatsa da bozulan dengelerin yerine oturması zaman alacak gibi görünüyor. Türkiye’de ‘ekonomik soğuma’ diye tanımladığımız bir dönem başladı. Bu süreçte atılacak reform adımları, yılın geri kalanı ve daha uzun vade için belirleyici olacak. Öncü göstergelere baktığımızda 2020’den sonra Türkiye için en kötünün geride kaldığını söylemek yanlış olmaz. Kalıcı toparlanma adımlarını 2021’de yaşayacağız. Tabii salgında yeni büyük dalgalar olmaması ve aşı sürecinin planlandığı gibi devam etmesi şartıyla...

Fırsatlar var mı?

Aslında pandemi gündemi nedeniyle var. Dünyada Çin’e karşı bir tepki var. Bir küresel felakette zincirin nasıl bozulduğunu gördü dünya. Aksayan tedarik zincirinin yeniden dizayn edilmesi söz konusu şu anda. Her ülkenin ajandasında olduğuna eminim. Türkiye ekonomi ve jeopolitikte dengeyi sağlarsa iyi bir üretim merkezi ve tedarik zinciri olması için ciddi bir fırsat var. 

Tüm dünyada iş modelleri değişti, bunun nasıl devam edeceğini öngörüyorsunuz?

Teknoloji zaten bu süreci başlatmıştı. Pandemi hızlandırdı. Bir gecede değişmeye mecbur bıraktı. İş hayatında büyük bir devrim yaşadık. Ve burada asla eskiye dönüş olmayacak. İnsanlar bir sabah kalkıp, bir ofise gidip çalışma fikrinin o kadar da gerekli olmadığını anladılar. Teknolojinin de desteğiyle bu konuda hem şirketler hem çalışanlar bir sıçrama yaptı. Bu devrim kalıcı. Tüm dünyada şirketler ofislerini boşaltıyor ya da küçülüyor. İş görüşmelerinde insanlar iş tanımlarını ya da ücretlerini değil uzaktan çalışıp çalışmadıklarını soruyor. İş liderlerinin seyahat etmediği, bir günde dünyanın 4-5 ülkesinde toplantıya katıldıkları bir düzen geldi. Hayat değişti. Bu yeniliklerin paydaşı olan tüm iş kolları yeniden yapılanıyor, şartlar ve kurallar yeniden belirleniyor. İş dünyası olarak bu değişimi ve yeni düzeni hep birlikte yazıyoruz. 

İşletmeler nasıl çıkacak bu işin içinden?

Kolay değil, çünkü Covid-19’un bir de iş dünyasındaki dengelere etkisi boyutu var. Yaşadıklarımızın hepsi bir yana, Covid-19 aslında iş hayatındaki dengeyi bozdu. Dünyaya bakın, küresel pandemi iş hayatındaki herkesi kötü etkilemedi. Turizm sektörü, havayolu şirketleri, sinemalar, restoranlar, oteller gibi işletmeler tarihlerinin en kötüsünü yaşıyor. Lojistik sektörü, e-ticaret, ilaç, dijital hizmetler ise Covid-19 nedeniyle bu dönemden kanatlanarak çıktılar. Piyasada denge bozuldu. Bu işten kârlı çıkanlarla bu işten zarar görenlerin arasındaki oyunu seyrediyoruz. Adil değil. İş dünyasında fair play’e ihtiyacımız var. Bunu da iş liderlerinin yönlendirmesi gerekiyor. Hep birlikte çıkış böylece mümkün olur.

2021 için çok konuşacağımız kilit bir kelime var mı sizce?

Çok heyecanlı bulduğum ve ilgiyle takip ettiğim bir konu; 2021’in ikinci yarısında birikmiş talep patlaması olacağını düşünüyorum. Elbette aşılama yolunda, salgın yeni ve büyük dalgalarla dönmezse hizmet sektörü başta olmak üzere birçok sektörde talep patlaması bekliyorum. Çoğu sektörün ve şirketlerin buna hazırlık yaptığını görüyorum.

KPMG Türkiye için beklenti ve hedefiniz nedir 2021’de?

Şöyle bir geriye bakıyorum, gördüğüm şu; sektöründe güçlü ve öncü bir denetim işimiz vardı. Teknolojik yatırımlarımız ve ekibimizle burada çok güçlüyüz. 2019’da önemli bir vergi yatırımı yaptık. Vergi bölümümüzü sektörün liderlerinden biri haline getirdik. 2020’de önemli bir danışmanlık yatırımı yaptık. Covid-19 ile karşılaşmamıza rağmen 2020’den iyi çıktı. Şu anda danışmanlık dahil tüm bölümlerimiz hızla yükseliyor. Pandemi sonuçlanır ya da etkisi düşerse 2021’de sektörde liderliği alırız. Çok yetkin, güçlü, gurur duyduğum bir insan kaynağımız var. Belirlediğimiz yeni alanlar var, iş birliklerimiz var. 3-4 yıl önce ‘zamanın ruhuna uymak’ gibi bir kavram vardı. Şimdi ‘zamanın ruhunun önüne geçerek’, öngörerek, ihtiyaçları önceden tespit edip çözümler üreterek iş dünyası için Türkiye için fark yaratacağımıza ve KPMG markasını büyüteceğimize inanıyorum.