Dünya ekonomileri 2018’i, ABD ile Çin arasında patlak veren ticaret savaşları, Brexit gerilimi ve İran’a ambargo gibi gelişmelerin gölgesinde tamamladı. Yılın son çeyreğinde açıklanan veriler, küresel ölçekteki jeopolitik belirsizlikler ile birlikte küresel büyümenin yavaşladığına dair endişeleri güçlendirdi.

Gelişmekte olan ekonomiler ise, Fed’in faiz artırımı konusunda yavaş davranacağına dair algının güçlenmesinin yaratacağı sermaye akımlarına bel bağlamış görünüyor. Bununla birlikte 2018’de olduğu gibi 2019’da da yüklü dış borç geri dönüşleri bulunan gelişmekte olan ekonomilerin finansal piyasalarında, yıl içinde oynaklığın yüksek kalabileceği endişesi hala canlı.

Türkiye ise özellikle 2018 ikinci yarısından itibaren ekonomide zorlu bir fırtınanın ortasında kaldı. ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizi ile fitili ateşlenen kur krizi, yükselen işsizlik ve enflasyon ile birleşince, Türkiye yılın üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde büyüme performansında ciddi kayıplar yaşadı. Dünya Bankası’ndan Uluslararası Para Fonu’na kadar küresel ekonomiyi yakından takip eden kurumlar, Türkiye’nin 2019’da 2018’e göre daha zayıf bir performans sergileyeceğini öngörüyor. Hatta dünya ekonomisi ve sermaye akımlarındaki oynaklık göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye ekonomisinin 2019 genelinde daralma riskinin artmış olduğu fikri giderek yaygınlık kazanıyor.

Bize ulaşın