KPMG, altyapı sektöründeki trendlere ilişkin değişim ve gelişmeleri inceleyen raporunu 2022 yılı için yayımladı. Rapor karar vericilerin ve yatırımcıların sektörü daha iyi anlamasına yardımcı oluyor. Raporda COVID-19 ile birlikte şekillenen yeni dünya ve buna göre sektörde oluşan yedi eğilim anlatılıyor.

2022 yılı, dünyanın geçmişten dersler çıkardığı ve daha çok direnç, sürdürülebilirlik ve eşitlik ile kendini yeniden inşa edeceği bir fırsatlar yılı olarak görülüyor. Ancak COVID-19 ile beraber yaşamayı öğrenirken, yeni zorluklar ortaya çıktıkça ve sosyal beklentiler değişmeye devam ettikçe bu yıl aynı zamanda bir belirsizlik yılı da olacak.

Altyapı liderlerinin de bu yıl vereceği altyapı kararları dünyanın önümüzdeki yüzyılda nasıl evrileceğinin zeminini hazırlayacak. Denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık alanında teknoloji temelli hizmetler sunan KPMG’nin “Altyapı Sektöründe Yükselen Trendler” raporu, sektörü daha iyi anlamaları için karar vericilere ve yatırımcılara rehberlik ediyor. Raporda bu yılın altyapı sektöründe şu yedi yükselen trend öne çıkıyor: Sözden eyleme geçiş, kısa vadeli bir dünyada uzun vadeli iş yapmak, çevikliği teşvik ederken kontrolü korumak, dijitali gerçek kılmak, altyapı kurmak dünyayı kurmaktır, yeni bir “yaşanılır” kent yolunda ve hepsini karşılamak.

Sözden eyleme geçiş

Rapora göre dünya karbon salınımının yaklaşık yüzde 70’inin altyapı inşaatı ve kullanımından kaynaklandığı düşünüldüğünde, iklim krizinin ele alınmasında altyapının merkezi bir öneme sahip olduğu görülüyor. Sektördeki organizasyonlar da bu konuda sorumluluk almaya ve sözden eyleme geçmeye başlıyor. Altyapı sektörü, sektörün karbondan arındırılması için alınması gereken aksiyonları görüşmek üzere 2021’de bir araya gelmeye başladı. Bu yıl sektörün net sıfır odağının da katlanarak artacağını öngören raporda tedarikçiler net sıfır çalışmalarını kanıtlayamadıklarında, ihalelere alınmayacakları da belirtiliyor. Yüksek miktarlardaki özel sermayenin umut vadeden teknoloji çözümlerine akması beklenirken, işletmeler en iyi iklim kabiliyeti üzerinde agresif bir rekabete girişecek. Bu nedenle özel sektörün yatırım hacminin ve iklim gündemine ilişkin faaliyetlerin 2022’de iki katına çıkacağı bekleniyor. 

Kısa vadeli bir dünyada uzun vadeli iş yapmak

Raporda dünyamızdaki hangi değişikliklerin geçici, hangilerinin kalıcı olduğu sorusunun her altyapı aktörünün aklındaki büyük soru olduğuna dikkat çekiliyor. Söz konusu belirsizlik kısa ve uzun vadeli kararların alınmasında zorluklar yaratıyor. Bu nedenle gelecek trendleri ve ihtiyaçları daha derinden anlamak için veri ve analitiğin büyük önem kazanacağı belirtiliyor. Altyapı planlayıcılarının ileriki yıllarda paydaş etkileşimine, veri ve analitiğe ve yeni teknolojilere daha çok odaklanacağı bekleniyor. Bunun da gelecek planlama ve yatırımlarında daha çok kesinlik, esneklik ve iş birliği getireceği öngörülüyor.

Çevikliği teşvik ederken kontrolü korumak

Altyapı yönetişim, düzenleme ve kontrol isteyen bir sektör. Bu nedenle hükümetlerin, düzenleyicilerin ve altyapı aktörlerinin ileride yönetişimi iyice benimsemeleri bekleniyor ve bunu sadece maliyetin kontrolü ve risk yönetiminin bir yolu olarak değil, proje ve programların, toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi için doğru bir biçimde kapsanması, sunulması ve yönetilmesi için yapacaklar. Önümüzdeki yıl içerisinde, düzenleyicilerin, hükümetlerin ve yatırımcıların hızla değişen teknolojileri dikkate almaya ve sadece yönetişim adına değil, faydalar adına yönetişim oluşturmaya odaklanmaya başlamasıyla, düzenleme ve kontrole ilişkin alışkanlıkların da değişmeye başlaması bekleniyor. 

Dijitali gerçek kılmak

En basit ifadeyle COVID-19, dijitali altyapı sektörü için de gerçek bir hale getirmiş oldu. Geçen yıldan bu yana altyapı aktörleri dijitalleşme çalışmalarını yeniliyorlar. Planlama döngüsünün kökten iyileştirilmesi için veri, analitik ve yeni teknolojilerin kullanıldığı görülüyor. Altyapı sahipleri ve operatörleri entegre varlık yönetimi sistemlerinden yeni ödeme sistemlerine kadar dijitali operasyonlarının içine yerleştiriyor. Daha ileri seviye altyapı aktörlerinin bir kısmı ise daha çok değer üretmek amacıyla çok yönlü varlıklar genelinde ve tedarik zincirlerinin tamamında daha çok veri toplamak ve yönetmek için başka imkânlar arayışında. 

Altyapı kurmak dünyayı kurmaktır

İşletmeler yıllarca kullanılan tedarik sermayesini azaltmada rekabet ederken tedarik zinciri yöneticileri de döngü sürelerinden tasarruf etmeye odaklandı. Şimdi ise işletmeler COVID-19, şiddetli hava olayları, siyasi manipülasyonlar gibi durumlara karşı direnç artırma konusunda rekabet ediyor. Altyapı tedarik zincirinin önünü açmak, küresel tedarik zincirinin de önünün açılması anlamına geliyor. Dünya ekonomisini darboğaza sokan tedarik kısıtlılıklarının önümüzdeki yıl gevşemesi bekleniyor. Bu durumun iyi yanlarından biri de altyapı aktörlerinin, hem çalışan arzı kısıtlamalarını azaltmanın bir yolu hem de sektöre yeni anlayışlar kazandırma fırsatı olarak organizasyonlarında çeşitliliği teşvik etmeye daha fazla odaklanmalarını sağlayabilecek olması olarak değerlendiriliyor.

Yeni bir “yaşanılır” kent yolunda

Pandemi öncesinde, insanların kent merkezlerinde ya da genişleyen banliyölerde oluşturacakları “çalışan/sakin” topluluklarına doğru kademeli bir dönüşüm geçirecekleri, makul bir tahmin olarak görülüyordu. Ancak pandemi, insanların yaşam, iş ve etkinlik alanları konusunda keskin bir farklılaşma yarattı. Bir tarafta, işin dijitalleşmesinden tam olarak yararlanmak isteyenler var. Kent merkezlerine uzak daha ufak yerleşim yerlerine taşınıyorlar. Diğer tarafta ise kent merkezine yönelenler var. Yerelleşme gittikçe daha önemli bir hale gelse de kentlerdeki kolaylık, bağlantı ve maliyet temel etmenler olmaya devam ediyor. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda, kent planlayıcıların ve politika yapıcıların, popülasyonların nasıl yaşamak, çalışmak ve etkin olmak isteyecekleri üzerine daha büyük tahminler yürütecekleri bekleniyor. Farklı yaşam tarzlarını destekleyen varlıkların önceliklendirilmesinde bir artış öngörülüyor. 

Hepsini Karşılamak

Hükümet harcamaları rekor seviyelerde seyrediyor. Malzeme kıtlığı, maliyetleri yükseltiyor. Ancak hükümetler yine de önümüzdeki birkaç yıl içerisinde büyük çaplı altyapı projeleri hattı sağlamak istiyor. Dünyanın her yerinde hükümetler, altyapı maliyetlerinin daha büyük bir kısmını kullanıcılara yüklemeleri konusunda baskı altındalar, ancak bunun olumsuz bir siyasi tepki getireceği konusunda endişeliler. Kimse enerji, su ya da işe arabayla gitme gibi temel ihtiyaç olarak gördüğü bir şeye daha fazla para ödemek istemiyor. Bu nedenle bu yıl hükümetlerin altyapı planlarını uzun vadede nasıl finanse edeceklerine dair daha net ve ikna edici söylemlerde bulunacakları bekleniyor. Vergilendirmenin de muhtemelen artacağını belirten raporda kullanıcı ücretleri konusunda da ciddi konuşmaların öne çıkabileceğine yer veriliyor.