COVID-19 salgınının tüketici davranışlarını önemli ölçüde değiştirip, sektörü yeniden şekillendirdiğini görüyoruz. Fiziksel mağazalar alınan tedbirler ve müşteri tercihleri nedeniyle salgından olumsuz etkileniyor, öte yandan online perakendeciler satış hacmini artırarak sürekli müşteri kazanıyor. Bu artışın son dönemde yüzde 70’e vardığına tanıklık ettik. Tüketicilerin alışverişlerinin ise daha çok hijyen ürünleri, temizlik malzemeleri, kuru gıda ve kişisel bakım ürünlerine yoğunlaştığını gözlemledik. Bunun yanı sıra, satış hacmini artıran online perakendecilerin teslimat kapasitelerini yükseltmeye ya da bazı ülkelerdeki sokağa çıkma yasaklarını aşmaya çalıştığını görüyoruz. Drone’larla teslimat yapan şirketler de mevcut.

COVID-19’a oldukça benzerlik gösteren ve Çin’de 2002’de ortaya çıkan SARS salgınının zirveye ulaştığı dönemde tüketici ürünlerinin toplam perakende içinde büyümesi yüzde 4,3’e kadar düşmüştü. COVID-19’un, SARS’tan çok daha geniş bir coğrafyaya yayılmasına rağmen beklentiler, salgının kontrol altına alınması halinde tüketimin hızla iyileşeceği yönünde. Şirketlerin maliyetlerini kontrol altında tutması kısa vadeli bir çözüm olarak ilk sırada. Burada dikkat edilmesi gereken, tedarik zinciri operasyonlarının iyileşmeye hazır hale getirilmesi. Talep tarafından baktığımızda, salgın ilk çeyrekte perakende sektörünü ve tüketici güvenini etkiledi ve bu durumun ikinci çeyreğin başında da devam edebileceği öngörülüyor. Buna rağmen, özellikle yılın ikinci yarısında salgının yayılması yavaşladıktan sonra talepte yaşanan azalmayı telafi edecek nitelikle bir büyüme beklendiğini belirtmek gerek. Tedarik tarafında ise Çin’de Şubat ayında faaliyetlerin durduğu göz önünde bulundurulduğunda, ülkedeki küçük ve orta ölçekli işletmeler yetersiz nakit akışı nedeniyle faaliyetlerini durdurabilir. Böyle bir gelişme iyileşme yoluna giren ekonomiyi ikinci veya üçüncü çeyrekte zorlayabilir. Bu nedenle, perakende girişimlerinin krizi yönetebilmek için proaktif bir yaklaşımla yılın ikinci yarısına yönelik üretim planlaması yapması faydalı olacaktır. Uzun vadede ise, perakende şirketlerinin risk önleme sistemleri kurması gerekir.

Perakendeciler için teknolojik dönüşüm bu dönemde her zamankinden daha yüksek önem taşıyor. Şimdi herkes görüyor ki çok kanallı pazarlama ve dijital perakendecilik alanlarına yatırım yaparak iş modellerini yenileyen öne geçiyor, ancak birçok şirket bir uygulama aracılığıyla sipariş verilen online üyelik programlarından verimli şekilde yararlanamıyor. Birikmiş stok sorunu ortaya çıktığında, işletmeler veri yetersizliği nedeniyle tedarik seviyelerini planlamakta zorlanıyor. Şirketler bu gibi kriz dönemlerinde teknoloji ve yetenek konusundaki eksikliklerini daha kolay tespit ediyor. Bu bir fırsat olabilir, işletmeler teknolojiye dayanan yenilikçi iş modelleri sayesinde daha çok müşteriye erişerek geleceklerini güvence altına alabilirler. Ayrıca, otomasyon veya yapay zekaya yatırım yaparak maliyetlerini azaltabilirler.