Değişime “entegre raporlama” yön verecek
Değişime “entegre raporlama” yön verecek
Küreselleşme, finansal krizler, denetleyici-düzenleyici kurumlara artan ihtiyaç, giderek yükselen şeffaflık ve sorumluluk beklentisi; iş dünyasındaki en önemli güven mekanizmalarından biri olan denetim mesleğinin değişimini tetikledi. KPMG Türkiye Başkanı Ferruh Tunç, Denetim Bölümü Şirket Ortağı Şirin Soysal ile "denetimin değişimi"ni konuştu.
Son yıllarda uluslararası endekslerdeki şirketlerin, piyasa değerlerini finansal tablolar yerine finansal olmayan varlıklarıyla açıklamayı tercih ettiğini biliyor muydunuz? Yaklaşık 10 yıldır yaşanan büyük dalgaları not eden piyasalar artık işletmelerin değerini, sürdürülebilirlik temeli üzerine konumlandırıyor. Bu nedenle şirketlerin standartlara uygunluğunu araştıran ve bunu değerleyen denetim mesleği, ihtiyaca göre yeniden şekilleniyor.
Dünya denetimin geleceğini tartışıyor. Görünen o ki; şirketlerin performanslarını anlatan kurumsal raporlar değişmeye başlıyor. Bir işletmenin değerinin bugün ve yarın nasıl yaratılacağına dair yol haritasını ise "entegre raporlama" sunuyor. Denetim mesleğinin değişiminde ve daha anlaşılır hale gelmesinde başrolü üstlenen "entegre raporlama", şirketlerin performansının finansal ve finansal olmayan varlıklarıyla değerlendirilmesini içeriyor. Daha basit bir anlatımla, işletmelerin raporlarında yer alan bilgi ile yatırımcıların işletme hakkında karar vermek için ihtiyaç duydukları bilgi arasındaki fark, "entegre raporlama"nın değerini ortaya koyuyor. Ferruh Tunç, KPMG Türkiye Denetim Bölümü Şirket Ortağı Şirin Soysal ile Türkiye’de de KPMG’nin öncü olduğu denetimdeki dönüşümü konuştu. Tunç ve Soysal’a göre entegre raporlama sadece bir denetim modeli değil iş dünyasının oyuncuları için aynı zamanda bir felsefe olmalı...
Şirin, önce seni biraz tanıyalım.
Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme okudun. Üniversiteye başladığında hayalin neydi, ne oldu? Buraya nasıl geldin?
Lisede hep şunu diyordum: "Ben döpiyes giyeceğim, iş kadını olacağım, yöneteceğim." Gerçekten bilinçli olarak, yöneticiliği hedefleyerek İşletme bölümüne girdim. Boğaziçi’nde çok sayıda arkadaşım girişimcilik üzerine çalıştı, başarılı da oldular. Ben onları görüncebiraz daha kendime yatırım yapmam gerektiğini gördüm. Son sene Alarko Holding’de finans bölümünde staj yaptım, sonrasında kadroya aldılar beni, farklı birimleri tanıdım. Boğaziçi’nde KPMG’den Balamir Bey (Balamir Yeni) denetim dersine giriyordu. KPMG ile BalamirBey sayesinde tanıştım. Ders çok ilgimi çekti. Hem son sınıftaki iş tecrübem hem Balamir Bey mesleğimi seçmemde etkili oldu.
Sen de Boğaziçi Üniversitesi’nde ders veriyorsun değil mi?
Evet, muhasebe dersi... Tıpkı Balamir Bey gibi bir KPMG’li olarak ders veriyorum 2-3 yıldır. Bunun da şöyle bir hikayesi var: Boğaziçi’nin efsane hocalarından Sn. Arman Manukyan’ın öğrencisiydim. Derse başlayışım Manukyan’ın vefatına denk geldi. Yani bir öğrencisi onun dersini devraldı. Benim için çok önemli.
Peki dönelim meslek seçimine; ne düşünerek denetime girdin?
Denetimin çok yönlü olması pek çok farklı sektöre girebilme imkanı cazip geldi. Ben hep hedeflerle yaşayan bir insanım. Denetim, bana hep hangi gerekleri yerine getirirsem ne kadar sonra nerede olacağımı gösterdi.Matematik yönüm hep çok güçlüydü. Rakamları yorumlamayı, analitik olarak neyi gösterdiğini anlatmayı çok seviyorum. Sadece rakamlara bağlı kalıp muhasebe yapmak değil bu iş.
Denetçi olmak gerçekçi bir karar. En iyiler seçiyor genellikle...
Benim mezun olduğum yıl 19 kişi girdi şirkete. 9 kişi Boğaziçi İşletme’den ve aynı sınıftandı. Yani işe girenlerin yüzde 50’si aynı okulun aynı sınıfından. KPMG bizim için çok özeldi. Çok da başarılı olduk. Sonra iş dünyasına dağıldık. Ama ben devam ettim. "En iyilerin seçmesi" derken bunu anlatıyoruz. Daha fazla sayıda Boğaziçilinin, ODTÜ’lünün, Bilkentlinin bizimle beraber olmasını istiyoruz. Denetim gözde bir meslek. Benim girdiğim zamanlarda, 1999’da DNA’sı yeni keşfediliyordu.
Peki devam edelim, KPMG’ye girdin… Kaç yıl oldu?
17 yıl…
Gelelim iş hayatında kadın olmak, denetim mesleğinde kadın olmak, KPMG’de kadın olmak konusuna... Ne düşünüyorsun?
Mesleğimde de şirketimde de kadınım diye hiç kendimi bir adım geride hissetmedim. Kadın ve erkek olmak arasında nasıl bir fark yoksa iş ortamında da cinsiyet ayrımı olmamalı. Kadınların yüceltilmesini de desteklemiyorum. KPMG’nin bana sağladığı en önemli avantaj buydu, kadın olmamı pozitif veya negatif anlamda işimin önündetutmadı. Kadın olduğum için ayrıcalık istemiyorum ama negatif tavır da istemiyorum.
Ama şunu söylemeliyim; anne olduktan sonra kariyerimde kendimi daha farklı hissetmeye başladım.Bir çocuğu yetiştirirken ona ne katarsanız size cevap veriyor. İşte de o bağlantıyı kurabiliyorum. Annelik, meslek kariyerime değer kattı. Çünkü çok benzer yanlar var. Yemeğinden giyimine bir çocuğu yönetmekgibi. Organizasyon becerim gelişti. Olgunlaştım. Egom köreldi. Kendimi farklı görüyorum
Girdikten sonra ne yaptın?
Denetim bölümünde değişik işlerde çalıştım. Turkcell’in ABD’de halka açıldığı yıldı, 6 ay sonra Turkcell ekibine aldılar. 6 aylık tecrübemden sonra seçilerek alındım. Farklı bir deneyim kazandım orada. Birnevi Turkcell çalışanı oldum. Çalışanların çok sık iş değiştirdiği bir sektörde benim çok sağlam bir temelim oldu. Büyük bir müşteride 5-6 yıl çalıştım, ciddi eğitimler aldım. ABD’de kote olan tek şirketti. O denetim takımında olmak öğretici ve vizyon sahibi olmayı gerektiriyordu. Büyük bir şanstı.
Ne kadar sürdü?
6 yıl çalıştım. Turkcell’de Denetim Müdürü oldum. Daha sonra kendi isteğimle ekipten ayrılıp TAV’da, Çukurova Holding’de çalıştım. Sonra rotasyon dönemi son denetimi yapmak için 2009’da Turkcell’e geri döndüm. Turkcell’in KPMG’deki son denetim yılında direktördüm. Demek orada bitmemiş bir hikayem varmış ki geri dönüp kapattım Turkcell’i.
Sonra Londra’ya gittim. Daha bilinçlendiğim yıllar... Şirkette 10 yılımı doldurmuştum. Londra’ya giderken şunu konuşuyorduk; bizim bir teknik departman ihtiyacımız var. Tüm müşterilere tutarlı hizmet vermeliyiz, onlardan gelen sorular bir yerde toplanmalı. Hepsine aynı cevabı vermeli, rehberlik hizmeti sağlamalıyız. Londra’da mesleki tartışmalı konuların değerlendirildiği bir teknik uzmanlık grubunda çalıştım. Tüm KPMG ağından çok değerli partner’lar vardı. Ayrıca nabız tutabilmek ve "dünyada neye ihtiyaç var"ı tartışmak için part- time partnerlar bu ekibe hizmet veriyordu.1 yıl Londra’da kaldım.Benim için çok değerli bir yatırımdı. Döndüğümde burada teknik departman lideri oldum. Şunu biliyordum, teknik yönden güçlü olursam bir yere kadar, ama aynı zamanda bunu müşterilere taşımak gerekiyor. Bu yüzden bugün yaptığım birçok şeyde hep "içeride kalmasın, enstitü olsun, teknik bilgiyi nasıl dışarı çıkarabiliriz", onun peşinde koşuyorum.
Londra’ya giderken rotasyon oldu bütün müşterilerimiz değişti, geldiğinde bütün müşteriler yeniydi yani…
Evet, teknik departmana çok ihtiyaç duyulan bir dönemdi. Yeni partner olmuştum, beni geliştiren ve öğreten bir süreçti. 1-1,5 yıl içeride kaldım, sadece o işle ilgilendim. Şirket de bunu destekledi. Orası işimizin mutfağı. İyi bir denetçi, teknik anlamda güçlü olmalı. Ben de güçlü bir ekip kurdum, sonra devrettim. Şimdi çok iyi yürüyen bir sistem var.
O yüzden şimdi müşteri hizmetindesin, fiili olarak denetim ortağısın. Teknikten sahaya çıktığında kimlerle çalıştın?
TAV’da biraz daha devam ettim. Good Year, Digiturk, Türk Telekom’un teklif sürecinde Avea, TT Net dahil tüm şirketlerle çalıştım.
Bugüne geldik… Yaptığın işi kısaca nasıl anlatırsın?
Ben denetçi olarak piyasadaki güveni sağlayan en önemli araçlardan biriyim. Yatırımcıların ihtiyaç duyduğu bilgileri belli bir uyum çerçevesinde denetleyerek görüş veriyoruz. Şu an ağırlıklı olarak onlar finansal bilgiler üzerinden... Şirketlerin bilançolarını, kar, zararlarını, yıllık performanslarını denetliyor, uluslararası denetim standartlarına göre uygun olup olmadığına bakıyoruz. Elde ettiğimiz sonuçlara göre bağımsız denetim görüşünü oluşturuyoruz. Görüşler neyi sağlıyor? Şöyle düşünelim, finansal skandalların olduğu dünyada bir şekilde yatırımcıların güven duygusunun en üst seviyede kalması lazım. Bunu yapacak en güçlü mekanizmalardan biri denetim. Çünkü yatırımcıların haklarının korunması gerekiyor. Denetim zor bir meslek ama ben işimi çok severek yapıyorum. Rolümü hep değiştirdim, her tarafta da severek çalıştım.
Sen mesela yaptığın işi oğluna nasıl anlatıyorsun?
Oğlum muhasebeci olarak biliyor beni. "Ben bir şirketin rakamlarını kontrol ediyorum, doğru yapıyorlar mı yapmıyorlar mı, inceliyorum" diye anlatıyorum.
Eğitimin ve 17 yıllık iş hayatının sonunda ulaşmak istediğin yer bu muydu? Yeni hedefler var mı?
Hep planlarım var. Yeni projelerle uğraşmayı seviyorum. Denetim sürekli değişen bir meslek. Hep güncel olup müşterinin ihtiyaçlarını karşılamak durumundasınız. Şu anda dünyada denetim yeniden şekilleniyor. Biz de Türkiye’de tartışıyoruz. Ben de bu oluşumun içindeyim. Özellikle KPMG Türkiye’de bu şekillenmenin içinde en önemli rol oynayanlardan biri olmak istiyorum. Geçmişimle de bağlantılı, geleceğe bir köprü olarak önümüzdeki 5 yıl içinde denetimin değişim sürecinde aktif bir rol oynamayı hedefliyorum.
Denetim yeniden şekilleniyor dedin, bunu biraz açalım, ne değişiyor denetimde?
İhtiyaç şuradan çıktı; dünyada arka arkaya pek çok finansal skandal yaşanınca, denetçi raporlarının ve şirketlerin açıkladığı finansal raporların hep geçmiş finansal bilgiler üzerinden çalışılması hakkında tartışmalar başladı. Oysa yatırımcıların ve şirket bilgilerini kullanan kişilerin daha geleceğe dönük öngörüleri bilmesi gerekiyordu. O zaman da "denetimin konusu ne olmalı?" sorusu gündeme geldi. "Denetime gerçekten ihtiyaç var mı, bu meslek nasıl ortaya çıktı" konuları tekrar açıldı. Şu anda birçok ülkede denetimin geleceği tartışılıyor. KPMG olarak biz de buralarda etkin şekilde rol alıyoruz. Türkiye’de "Denetimin Değeri" üzerine bir kitap çıkardık. Bununla ilgili yuvarlak masa toplantıları yaptık. Şu anda denetimin gideceği yol şöyle görünüyor; çok fazla geçmiş finansal bilgiye odaklanmadan, kurumsal raporlamanın değişmesi söz konusu. Nasıl değişecek kurumsal raporlama? Sadece finansal bilgileri içermeyecek.
Finansal bilgiler kadar finansal olmayan bilgilerin de şirket için ne kadar önemli olduğu ön plana çıkarılacak. Çünkü şirketin sahip olduğu finansal sermaye en önemli sermaye değil. Şirketin başka sermayeleri de var ama şu anda hiç görünmüyor. O kapitallerin de bir şekilde şirketlerin kurumsal raporlarına yansıması gerekiyor. Dışarıda buna "better business reporting" deniyor.
Finansal sermaye ile birlikte; insan sermayesi; sosyal ve ilişkisel sermaye; fikri sermaye de ölçülüyor. Buna üretilmiş sermaye ve doğal sermaye de ekleniyor. Hepsi birden çalışılıyor. Mesela şirket personeline eğitim veriliyor. Biz şirketin finansallarına baktığımız zaman sadece bu eğitime ait gideri görüyoruz. Oysa eğitimi alan personelin yani insan sermayesinin değeri artıyor. Ya da şirketin çevreye saygısı, karbon ayak izi gibi değerler hiç görünmüyor finansal tablolarda. Oysa bunlar işletmeye değer katan veya değerini azaltan unsurlar. Fikri sermaye patent, lisans, pazar değeri... İnsan sermayesinin bir parçası eğitimse, diğer kısmı beceri ve deneyim olabilir. Bunların alt başlıklarına puan verilip ederiyle karşılaştırma yaparak o değerin değişimi ölçülüyor. Bu yıl artı değer mi eksi değer mi yarattı, buna bakılıyor. İşte finansal ve finansal olmayan tabloların hepsiyle birlikte ulaşılan sonuca "entegre raporlama" deniyor. Entegre raporlamanın hedefi, belirli periyotlarda şirketin yarattığı değer farkını ölçebilmek.
Türkiye’de iki şirket buna pilot olarak başladı.
KPMG olarak biz bu konuda ne yapıyoruz?
Bizim hedefimiz, şirketin durumunu görünen ve görünmeyen tablolarla en iyi nasıl raporlarız ve bunu şirketin denetçisi, danışmanı olarak nasıl destekleriz... Buna yoğunlaştık. KPMG olarak, sonunda entegre raporlamaya varmak üzere finansal olmayan bilgiler üzerine güvence vermeye başladık. Aslında denetimin kapsamında olmayan ama denetimle çok ilgili, şirket için önemli bazı performans göstergelerini çalışıyoruz. Çünkü o rakamların çoğu bizim denetlediğimiz rakamlardan üretiliyor. Biz yavaş yavaş o datalar üzerine güvence verecek konumdayız şu anda. Mesela FAVÖK... Hiçbir zaman finansal raporlarda yer almaz ama tüm şirket birleşme ve satın almalarda en önemli faktörlerden biri FAVÖK çarpanları olur.
Bu konuda hem dünyada hem Türkiye’de adımlar atılıyor. Biz çok da başarılıyız. Çünkü yurt dışındaki gelişmeleri takip ediyoruz, onların parçasıyız. Ve KPMG olarak benzer tartışmaların öncüsüyüz. Önemli oyunculardan biriyiz ve öncü olmaya hep dikkat ediyoruz.
Peki bu çabaların sonucunda mesleğimiz ne kazanacak?
Mesleğimiz kendini daha iyi anlatabilecek. Çünkü şu anda bizim yaptığımız iş sadece "rapor" olarak görünüyor. Okuyanlar, o raporun içinde bizim ne yaptığımızı göremiyor. Yüzde 1 hisse alan yatırımcı bile onu anlayamıyor. Oysa bu bir değere dönüştüğünde ve o değere biz görüş verdiğimizde yatırımcı hem şirketi hem de yaptığımız işi daha iyi anlayacak. Çünkü raporumuz detaylanacak. Yani hem işimiz kendini hem de biz kendimizi daha iyi anlatacağız. Tabii şirketler de kendilerini daha iyi anlatacaklar. Bu tamamen bir dönüşüm aslında.
Bize Denetim Komitesi Enstitüsü’nü de anlatır mısın? Nedir bu?
Bu dönüşümün içindeki en temel taşlardan biri denetim komiteleri. Denetim Komitesi aslında yönetim kurulu adına şirketin finansal durumunun gözetimini yapan kurum. Halka açık her şirketin denetim komitesi olmak zorunda. Birincil görevi de yönetim kurulu adına finansal anlamda şirketinperformansının gözetiminin yapılması. Bizim işbirliği içinde denetim konularımızı konuşmamız gereken taraf. Şu anda tartışmalarımızın önemli bir bölümünü yönetimle sürdürüyoruz. Ama biz denetim komitelerini karşımızda daha fazla görmek, denetim komiteleriyle çalışmak istiyoruz.
KPMG, denetim komitelerinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek için Denetim Komitesi Enstitüsü’nü kurdu. Globalde tartışılan konular neler, KPMG olarak nasıl görüşler geliştiriyoruz, bu alanda yapılması gerekenler neler? Amacımız, onların farkındalıklarını artırmak, eğitim ihtiyaçlarına cevap vermek ve rehberlik sağlamak. Sonuçta Türkiye, bir mevzuata adapte oldu, dünyadaki modeli kurdu.Biz de bu kurumun işlevini görmesi için bu olumlu adıma destek verip enstitüyü kurduk. Türkiye’de bir ilk bu. Kendi dönüşümümüzle birlikte denetim komitelerinin dönüşümünü de KPMG olarak aktif şekilde yönlendireceğimizi düşünüyoruz.
Denetim Komitesi Enstitüsü’nden bahsettik ya, açılış töreni fotoğrafında tek kadın sendin. Ne hissettin o kareyi görünce?
Hoşuma gitti. Orada bir cinsiyet ayrımı yok. Pozitif bir mesaj var o fotoğrafta. Bir şeylerin başlangıcı...
Peki, şimdi sana şunu sormak istiyorum: Seni sahneye çıkarıyorum ama bir şartım var; kendin gibi cevap vereceksin. Bir, çok makul sıradan, yalın bir insansın. İkincisinde de iddialı bir insansın. İki cümle kur. Sonunda diyelim ki, iki cümleyi de kuran aynı insan...
5 yıl önce denetim ortaklığı görüşmeme girdiğim zaman bana şunu sormuştunuz: “Şirin sen ne olmak istiyorsun? Hedefin ne?” Ben de bir cevap vermiştim, hala aynı şeyi düşünüyorum. Hem iddialı hem yalın bir insan olarak; hangi işi yapıyor olursam olayım bir isim olmak istiyorum. Ne ortak ne denetimin başkanı, sadece Şirin Soysal olarak tanınmak, markaolmak istiyorum bu sektörde. İşini en iyi şekilde yapan yalın bir Şirin, diğer taraftan da herkesin tanıdığı, bildiği iddialı bir Şirin...
KPMG ile nasıl bir bağ kuruyorsun?
KPMG bana bu platformu veriyor ben de ilerliyorum.
KPMG’nin hikayesinde kendini nerede görüyorsun?
"Akıncılar"da görüyorum.
© 2024 KPMG Bağımsız Denetim ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş., şirket üyelerinin sorumluluğu sundukları garantiyle sınırlı özel bir İngiliz şirketi olan KPMG International Limited ile ilişkili bağımsız şirketlerden oluşan KPMG küresel organizasyonuna üye bir Türk şirketidir. Tüm hakları saklıdır.
Küresel KPMG ağının yapısı hakkında detaylı bilgi için kpmg.com/governance adresini ziyaret edebilirsiniz.